17 Kas 2009

268. Gün

Ben sensiz nefes alamam
Buralarda Hic duramam
Tek basina Yanliz Kalamam
Senin Kokunu Ozlerim
Hep Yollarini GozlerimGotur Beni Gittigin Yere...

Askindir beni yasatan
Beni hayata baglayan
Atma beni olumlere
Atma beni zulumlere
Gotur Beni Gittigin Yere...

15 Eki 2009

235. GÜN

Aslında ne yazacağımı bilmeden geldim buralara bugünlerde çok sıkıntılı günler geçiriyorum. Sanki herşey üzerime geliyo gibi ne yapacağımı bilemiyorum. Belki de bunda biraz da aşkımı çok özlememde var. O yokken hiç bir şey'in üstesinden gelemiyo gibiyim. Bazen onun kalbini çok kırdığımı biliyorum ama elimde olmadan kırdığımı bildiği için fazla üzerime gelmiyo benim aşkım. Bu ayrılığın ikimiz için de bu kadar zor olacağını hiç tahmin etmemiştim. Aşkım Seni Çok Ama Çok Özledim... Seni Çok Ama Çok Seviyorum.... Bir an Önce Sana Kavuşmak Kokunu İçime Çekmek İstiyorum... Ne Olur Çabuk Geçsin Zaman da Ben Sana Çabuk Kavuşayım.........

11 Eki 2009

CANDAMARIMSIN

Senden önce öylesine nefes almış bu beden

Seni beklemişim ben bir ömür boyu

Meğerse hiç bilmeden

En büyük aşkımdın belki ama

En büyük korkumdun bir yandan da

Ya bir gün biterse bu aşk diye

Ağlıyorum her gece

Ben senin kalbinde hayat buldum

Sen alın yazım ilk baharımsın

Yokluğun sanki kiyamet gibi

Sevgilim sen benim

CANDAMARIMSIN

3 Eki 2009

FARK ETMELİ İNSAN

Farkında Olmalı İnsan...
Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.
Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen...
Bir Damlacık Sudan Nasıl YaratıldığınıFark Etmeli.
Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını
Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda KalacağınıFark Etmeli.
Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi OlduğunuFark Etmeli.
Henüz Bebekken 'Dünya Benim!' Dercesine Avuçlarının Sımsıkı KapalıOlduğunu,
Ölürken De Aynı Avuçların 'Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum
İşte!' Dercesine Apaçık KaldığınıFark Etmeli.
Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli.
Baskın YeteneğiniFark Etmeli Sonra.
Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,
Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini
Fark Etmeli İnsanVe Ölmeden Evvel Ölebilmeli.
Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte
Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek YediğiniFark Etmeli.
Eşref-İ Mahlûkat (Yaratılmışların En Güzeli) OlduğunuFark Etmeli.
Ve Ona Göre Yaşamalı.
Gülün Hemen Dibindeki Dikeni Dikenin Hemen Yanı Başındaki GülüFark Etmeli.
Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde
Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın MantıksızlığınıFark Etmeli.
Eşine 'Seni Çok Seviyorum!' Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş GücünüFark Etmeli.
Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini Ama Arka
Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu
Fark Etmeli.
Zenginliğin ve Bereketin Sofradayken Önünde Biriken Ekmek
Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini
Fark Etmeli.
FARK ETMELİ...
Ömür Dediğin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O da Bugündür
CAN YÜCEL

22 Haz 2009

117. GÜN

Tam 55 gündür yazmadıığımı farkettim biraz düşündüğüm zaman ne kadar çok beklemişim bu zaman zarfında bir çok olaylar oldu tabi şimdi sırayla paylaşıcam

  1. Askerim 9 mayıs cumartesi günü izine geldi. Ailesine sürpriz yapmak istemişti ama asıl sürprizi kendisi yaşadı ilk gününe biraz kötü başladı ama diğer günler çok güzeldi. Kötü başlamasının nedeni ise annesinin dayısını vefat etmişti. Dayısına Allahtan rahmet diliyorum.
  2. 10 mayıs pazar günü aşkımla görüklede onlarda buluştuk. O kadar çok özlemişim ki sarılınca mis gibi kokusunu bol bol içime çektim. Eve gidince özlem abla ve emre de ordaydı nasıl tatlı olmuş bol bol sevdik aşkımla gerçi aşkım pek tutmayı beceremesede idare etti biraz bizim çocuklarımız olunca nasıl olcak şimdiden düşünmeye başladım yani : )
  3. 11 mayıs pazartesi günü ben dershaneyi ektim aşkım için bütün gece gezdik. İlk baş herzaman ki gibi kuzus ta yemek yedik , sonra mc donalds ta dondurma yedik onunla yemek yemek yemeyi bile çok özlemişim. Sonra aşkıma bir şeyler almak için çarşıya gittik ama benim gördüğüm ayakkabıdan sonra bana alışveriş yapmış olduk : ) Daha sonra biraz gezindik ve yorgunluğumuzu atmak için pirinç han da çay içtik tabi sonra ayrılık vakti geldiği için tıpış tıpış evin yolunu tuttuk.
  4. 12 mayıs salı günü iş çıkışı uludağ üniversitesi şenliklerine gittik burak ve kız arkadaşı da ( gülçin ) bizimleydi evde bekledikleri için çok vakit geçiremedik ama olsun onunla 1 dk bile benim için çok önemli ama ertesi gün acısını çıkardık.
  5. 13 mayıs çarşamba günü bizim tek mekanımız olan susamlı kebapta buluşup her zaman ki pastalarımızdan yedik
  6. 14 mayıs perşembe günü yine uludağ üniversitesi şenliklerindeydik ama bu sefer kısa olmadı görüşmemiz yanımızda kayahan ve arkaşıda bizimleydi önce biraz gezdik sonra yemek yiyip konser alanına doğru gittik gece yolcuları konseri vardı ( aşkımla gittiğimiz ikinci konser işki kenan doğulu konseriydi ) Yine çok eğlendik aşkımla sarılarak şarkı sözlerine eşlik etmek çok güzel bir duygu sonra aşkım beni eve bıraktı ve ayrıldık en sevmediğim kısım bu zaten amahiç ayrılmayacağımız günlerde yakınlaşıyoruz
  7. 15 mayıs cuma en nefret ettiğim günlerden biri aşkımla beni ayırdığı için artık terminallerden nefret ediyorum sadece aşkımı karşılamaya gittiği zaman sevicem orayı aşkımı yine 18:30 arabasıyla uğurladık hatay'a tez zamanda kavuşmak dileğiyle
  8. 16 mayıs cumartesi günü teslim oldu ASKERİM
  9. 17 mayıs pazar günü yeşilova yollarına döküldük zeynep halamın oğlunun düğünü için saat 16:30 gibi ordaydık sonra kuaför falan derken düğüne ancak eriştik ama çok eğlendik baya bir kurtlarımı döktüm yani :)
  10. Ama insan oğlunun ne zaman başına ne geleceğini 23 mayıs cumartesi günü öğrendim. Bir hafta önce torununun düğününü gören amcam bir hafta sonra vefat etti. O kadar çok üzüldüm ki bir hafta önce sarılıp elini öptüğüm kişinin vefatı beni çok sarsmıştı. Allahtan bol rahmet diliyorum mekenı cennet olsun.
  11. 31 mayıs pazar günü aşkımla internetten görüntülü konuştuk keşke daha sık gerçekleştirebilsek ama malesef napalım onun iyi olduğunu bile bilmek bana ii geliyo bir kaç saat konuşmak ii geldi o beni göremedi ama olsun ben gördüm ya :) o da yeter ama bir şeyi anlamıyorum onu her internette görüşümde ağlıyorum özlememe bağlıyorum ama yine de çözemedim yani :)
  12. 5 haziran cuma günü gürkanın doğum günüydü yanında olamadım ama telefonla kutladım inş kırılmamıştır.
  13. Hafta içerisinde işten çıkma kararı aldım ama ancak bir sonraki hafta uygulaya bildim o da ayrı bir konu yani bazen kendimi çok saf hissediyorum haklıyken bile sesimi çıkaramama kızıyorum kimse kırılmasın diye içime atıyorum sonra çeremesini kendim çekiyorum.
  14. 13 haziran cumartesi günü halamlarda buluştuk nergis'in doğum günü için güzel bir geceydi çok eğlendim canım kuzenim bir yaş daha büyüdü inşaallah sağlıklı ve uzun yıllar geçiririz hep birlikte
  15. 15 haziran pazartesi günü sonundakararımı uyguladım ve işten ayrıldım inş hepimiz için hayırlı olur.
  16. 16 haziran salı kuzenim kadriyenin doğum günüydü iyi ki doğdun canım sevdiklerinle mutlu yıllara inşaallah
  17. 17 mayıs çarşamba günü genel kontrollerim vardı çok şükür iyi çıktı ama babanem benim kadar şanslı değil galiba beyinde çıkan tümör ve damar kireçlenmesi ile felç riski ortaya çıktı şimdi hastanede tedavisi devam ediyor. Allah onun hakkında hayırlısı ne ise onu versin demekten başka çaremiz yok malesef
  18. Büyümenin en kötü yanı bu olsa gerek 2 yıl önce ananem vefat ettiği zaman kendimi biraz daha büyümüş hissettim ama ben babanemle birlikte tekrar büyümek istemiyorum ne olurdu sanki hep küçük kalsak bütün sevdiklerimiz hep yanımızda olsa neyse bu kadar gözyaşı yeter artık bunlarda hayatın bir parçası sabretmeyi öğrenmeliyiz.
  19. 21 haziran pazar günü canım arkadaşım nagihana gittik evlendikten sonra ki ilk görüşmemizdi ama onu hiç umduğum gibi bulmadım yani pişmalıkları ve üzüntüleri mutluluklarından fazlaydı. Böyle olaylar gördükçe evlilikten soğuyorum bir sürü korku alıyo yerini allah hepimiz için hayırlısını versin (amin)

Bu kadar yeter daha sonra devam..............................

4 May 2009

68. GÜN

Bugün çok ama çok mutluyum sabah aldığım güzel bir haber beni o kadar mutlu etti ki anlatamam.
Gelelim güzel habere bu sabah saat 19:15'te telefon çaldı arayan askerimdi. Dağıtım yerinin belli olduğunu söyledi bir an o kadar çok korktum ki kötü bir yer diye ama sesinde ki neşeden iyi bir yer olduğu belliydi. Baştan söylemekte direndi ama sonunda güzel haberi verdi. Aşkım yine geldiği yere ama biraz değişiklikle HATAY' a geri dönüyo....
Bu sefer SERİNYOL değil de DÖRTYOL olarak düşecek Hatay'ın yollarına. Allahım sonunda dualarımızı kabul etti bizi sevindirdi.(çok şükür) Şimdi ise hafta sonunun gelmesini iple çekiyoruz. İnşaallah pazar günü Aşkım la kavuşacağız... Allahım kavuşmak isteyen herkesi kavuştursun(amin)

1 May 2009

Böyle Bie Evlilik Teklifine Kim Hayır Diyebilir ?


Elini tutsam, dünyanın öbür ucuna benimle birlikte gelir misin?

Bekle desem, dünyanın bir ucunda beni bekler misin?

Denizimde fırtınalar çıktıgında limanım olur musun?

Karanlık bastırdıgında deniz fenerim,

Hava açınca yıldızlarım olur musun;

Bulutlar gögü kapladıgında pusulam?

Mihengim,turnusol kagıdım olur musun?

Yüregimin suyu bulandıkça onu durultacak iksirim?

Kapılar kapandıgında kapım, yollar aşındıgı vakit yolum

Saklanmak istesem duvarım olur musun?

Özgürlügüm ve mapusanem?Ü

şürsem evim olur musun?

Yorganım, ana kucagim?

Cölümde vaha olur musun?

Vahamda hurma agacım?

Dagın tavşanı, çölün ceylanı, gecenin hayalleri bagrına bastıgı gibi beni bagrına basar mısın?

Sak sak yarılsa bile gökten umudunu kesmeyen kıraç tarlalar gibi umut baglar mısın bana?

Gitmek istersem kanatlarım olur musun?

Kalmak istersem ayagımda prangam?

Hurilerim olur musun?

Kudret helvam ve bıldırcınım?

Soganda sarımsakta gözüm yok, tih çölü sürgününde gözüm yok.

Ateş almaya gidersem, kırk vakit sonra dönsem bile aynı yerde beni bekliyor olur musun?

Kavmim beni terk ederse ve ben kavmimden kaçarsam,bir kez arkana bakmadan arkamdan gelir misin?

Ot bitmeyen bir vadide yalnızca Allah'a emanet edip gidersem,sen de beni kınamaksızın O'na güvenir ve sa'y eder misin?

Ümidimi kaybettigim anda ümidim,neşemi kaybettigim zamanlarda coşkum,kalbim işgale ugrarsa halaskarım ve rehberim olur musun?arkadaşım, yoldaşım, sırdaşım, enîsim, huzurum,sürurum,nurum,zinetim,nimetim,Cennetim olur musun?

VEEE CEVAPPPP:CENNETIN OLMAK SEREFIMDIR

Yuregimden tutmusken sen, bir de ellerim ellerindeyken Dunyanin obur ucu da olsa gelirim seninle ben, Bekle desen, dunyanin bir ucunda sen bir ucunda ben

Bir an bile geri donmem. Asla bulandirilamayacak olan denizlerinde firtinalar çiksa Her an siginabilecegin limanin olmaya giriftarim ben Zifiri karanliklarda, gonlüne aydinlik verebilmek, Hava actiginda yildizin olup gozlerinden dokulmek isterim.

Ve bulutlar birlik olup da gogü kapladiklari zaman Yönünü belirtecek bir garip pusulan olabilmektir gayretim. Eger ben senin zumrutun, zebercedin, mihengin Ve turnusol kagidin isem, sabir ve tahammul kusu olan, Yureginin suyu bulandikça onu durultacak iksirin de benim.

Tüm kapilar pervasizca üzerine kapandiginda, Ardina kadar açik, gül kokulu kapin, Yürümekle asilmis yollardan farkli bir yolun, Saklanmak istediginde duvarin olurum. En dar zamanlarinda özgürlügün, kuytularda mahpushanen, Usüdugüdünde evin, yorganin, siginacak ana kucagin olurum.

Layik miyim bilemem çöllerinde vaha, Vahanda boynu bukuk bir hurma agaci olmaya, Dagin tavsani, çölün ceylani, mehtabin zikre daldigi gecelerde,seni bagrima basmaya.

Ama; çorak topraklarin umudunu kaybetmeden bekledigi Rahmet gibi, ben de umut baglar, beklerim seni. Gitmek istersen uzak diyarlara, Seni bir nefeste ucuracak kanat olur yüregim. Kalmak istediginde buralarda, kal diye yalvararak ayaginda pranga oluveririm.

Kac vakit gecer bilemem gurbetlerden dönüsün Silanda hurin olup, ayni yerde beklemektir niyetim. Ot bitmeyen vadilerde Hacer'im ben... Allah'a emanet edilip de gidersen, asla seni kirmaksinzin, O'na guvenip say ederim ben...

Ümitlerinin tükendigi zamanlarda ümidin, nesen kayboldugunda coskun, Ve kalbin isgale ugrarsa rehberin olmak isterim. Arkadasin, sirdasin, yoldasin, huzurun, Sururun, nurun, ziynetin, nimetin olmak hayalim.
Cennetin olmak, SEREFIMDIR....

65. GÜN

Bu aralar yoğunluktan kendi mi kaybetmiş durumdayım. Bu ortaklık iyi mi kötü mü hala karar veremedim. Yaşadığım en güzel zamanları bile yazamıyorum artık. Neyse geçelim geçen pazar olanlara. 26/04/2009 pazar günüyani tam 60 gün sonra aşkımın yanın da Bilecikteydim. Günal teyze, Gürkan ve ben pazar günü saat 9:00 arabası ile yola çıktık. 2 saat yolculuktan sonra saat 11:00'de Bilecikteydik. Söğüt'e ise 40 dk. bir yolculuktan sonra varabildik. Aslında benim oraya gideceğimden haberi yoktu (evden çıkamıcak diye küçük pembe bir yalan söyledim.) Benim orda olmam büyük bir sürprizdi onun için. Aşkımı çay bahçesinde arkadaşları ile otururuken bulduk. Ne yalan söyliyeyim aşkımı görünce gerçekten şok oldum. Askere uğurladığım aşkımla gördüğüm arasında dağlar kadar fark vardı. O kadar çok zayıflamış ve yanmış ki inanamadım. Ama onu çok özlediğimi fark ettim. Çay bahçesinde biraz oturduktan sonra etrafı biraz gezip bir güzel karnımızı doyurduk, bol bol resimler çekindik. Kısacası harika bir gün geçirdik. Ayrılık vakti yaklaştığında ise hem üzüldüm ama daha çok korktum. Çünkü söğütten Bilecik'e saatte bir araba olduğunu öğrendik bu da demek oluyo ki Bursa ya gelen arabayı kaçırmış oluyoruz. Kısa süreli bir korku yaşasakta Bilecik'e gelince başka bir araba olduğunu öğrenip rahatladık. Saat 16:30 Bursa arabasına bindik ve 18:30'da Bursadaydık. Biraz kısa ama çok güzel, eğlenceli ve AŞK dolu bir gün oldu. Şimdi ise görüşmek için dağıtım iznini bekliyoruz sanırım 8 ya da 9 günümüz kaldı kavuşmamıza. Bizim için önemli olan tabiki de ustalığı inşaallah hayırlı ve güzel yere (amin) çıkar. Şu anda tek duamız bunun için Seni seviyorum ve özlemle bekliyorum ASKERİM...

22 Nis 2009

56. GÜN

Uzun süredir yazamıyorum çok meşgullum yada bahaneler üretiyodum. Bu aralar güzel olaylar oldu hayatımda aşkım 18/04/2009 gecesi sabaha karşı Hataydan yola çıktı. 18/04/2009 günü saat 14:30'da Bilecikteydi.Bana biraz daha yaklaşmış olmasından mutluyum ama yanında olmadığım için de bir o kadar üzgünüm. Sonunda çok istediği olmuştu inşaallah her zaman istedikleri olur. Şimdi şöfölük eğitimi görüyo ve bizim tek duamız doğuya gitmemesi için. Söylediğine göre 10 mayısta burda olabilirmiş ben de dört gözle ona kavuşmayı bekliyorum şu anda daha 18 günümüz var belki bir sürpriz yapıp erken gelir ne kadar güzel olur.....
Kimdin
Neydin bilmem
Ve bir gün
Geldin aniden
Sevdim düşünmeden
Ama bir şeyden eminim halen
Ben aşkı yalnız sana yakıştığı için severim
Bana da yaşattığın için sevgilim
Çok teşekkür ederim
Ben aşkı yalnız sana yakıştığı için severim
Bana da yakıştığın için sevgilim
Çok teşekkür ederim

EVLİLİK TAVSİYESİ

Bir baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde bulunuyormuş.
"Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum" demiş. Mutfağı ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı
"Olur" demiş çekine çekine.
Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla doldurup üçünün de altını yakmış.
"Şimdi, istediğim her şeyden iki tane vereceksin bana" demiş oğluna.
Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş... Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş babasına. Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş. Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış. Daha sonra kapları indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu. Yemek masasında üç tabak duruyormuş. Kaplarda kaynayan havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş.
Sonra oğluna dönüp sormuş:
"Ne görüyorsun"
Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış.
"Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış. Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri katılaşmış. Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da öyleler.." Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş:
"Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır. Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler, pörsütürler. Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler de, şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar. Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise, şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve taneleri gibi, birbirlerinin yanında kalırlar, kendi kişiliklerini yitirmezler. Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibi, onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.
Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu.
"Asıl ders bu değil!" dedi baba.
Oğlunun elinden tuttu, ocağın üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları gösterdi.
Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak...
İkisinde de bir tat yok
"Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve kokuyordu.
Fincanı oğluna uzattı.
"İçmek istersin herhalde" dedi.
Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü. "Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin paylaştığı yuva da işte böyle olur. Mis gibi, temiz ve huzur verici. Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve gibi... Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tatlarını, kokularını ve renklerini katmayı başarırlar.
" HERKESE KAHVE ÇEKİRDEKLERİ BENZERİ EVLİLİKLER DİLEĞİMLE........

7 Nis 2009

Kör Düğüm Gibi Seviyor Musunuz ?

Kirletildi tüm değerler. Yapmacık baharlarla, suni lalezarlarla süslenmeye çalışılır oldu birliktelikler. Bu kirliliklerden aşk ve sevgi de nasibini aldı günümüzde. “Sevmek dokunmaktır” diye bir felsefe yada daha doğrusu bir safsata koydular ortaya. Böylece, yüreklerde değil bedenlerde gezinip duran şeyin adı sevgi oldu. Flört adı altında, özgürlük namına, iffet ayaklar altına alındı günümüzde.
Adeta bekarlara has bir değer olarak sunulur oldu adı aşk ve sevgi olan kutsal değer. Evliler arasında ise eşler birbirlerine güzel sözlerle hitap etmeyi ayıp sayar oldular. Yada, ‘yahu yaşımız başımız geçmiş artık’ diyerek, aşkın ve sevginin gün olup sönmesi gereken bir olgu olduğuna inandırdılar kendilerini.
Nişanlılık dönemi yada evlilikler, denemek için yapılır oldu. ‘Yürütemez isek ayrılırız’ diyerek, adeta ayrılmak için evlenilir oldu. Gerçek aşkın ve sevginin var olduğu yuvalarda hiç ayrılık olur mu!? Yada aşktan ve sevgiden kaynaklanan huzursuzluk olur mu hiç!?
Canım… Cananım… Bitanem… Gibi sevgi ifadelerine ne kadar samimi davranıyoruz acaba? İnsan ‘Canım’ dediği, benliğinden bir parça gördüğü, ‘Canımı candan öte can bil…’ ‘Ruhum ruhuna, gönlüm gönlüne, yüreğim yüreğine dayanak…’ ‘Kanın biterse kanım, kanım biterse gözyaşlarım var unutma’ dediği sevgilisini yada aşkını nasıl kırar, nasıl üzer. Söylemlerde samimiyet olsa, sevgililerin kalpleri kırılır mı hiç?! O sevgi fısıltıları, dilden değil de yürekten kopup gelse, acılar ve çaresizlikler içinde kıvranır mı sevgili?!
Bu derece yoğun olan bir sevgi, yürekte her geçen gün çoğalması gerekirken, sönüp gider mi?! Ve aşkın ayrılmaz parçası olan kıskançlıklar, yuva yıkmak yerine aşkı daha da alevlendirmesi gerekmez mi?! Yoksa kıskançlıklarda mı yapaylaştı dersiniz?!
Hz Aişe, kendisini tanıtırken, önce babasının ismiyle, “Ebubekir kızı Aişe” diyor ve ekliyordu; “ Ben Allah’ın Sevgilisinin Sevgilisiyim.” O Resulün Sevgilisiydi.
Bunu bilmesine rağmen sormadan edemezdi. “Ey Allah’ın Resulü, beni seviyor musun?” Allah’ın Resulü bu ne biçim soru demiyor, sevmesem burada ne işim var demiyor. Cevap veriyor; “Evet Ya Aişe, tabi seviyorum!” Bununla yetinmiyor Hz Aişe validemiz, dahasını da merak ediyor, acaba nasıl seviyordu? Hemen soruyor; “Beni nasıl seviyorsun?” Peygamberimiz sevgi tanımlamasını yapıyordu sevgili eşine. İçten, samimi ve hayran kalınan bir ifadeyle; “Kördüğüm gibi…” Sevgiye bakın, aşka bakın. Açılmayan, çözülmeyen, kördüğüm gibi sevgi. Hz Aişe aldığı bu cevap karşısında çok memnun kalmıştı. Ve her zaman da alacağı cevap kendisini daha da mutlu edeceğinden sık sık sorardı; “Ey Allah’ın Resulü Kördüğüm ne alemde?” O Yüce Resul, her defasında, Hz Aişe’yi memnun eden cevabını veriyordu; “İlk günkü gibi..”
O sevgi örneği, beraber yemek yerken ilk önce Hz Aişe’nin yemesini isterdi ve bir şey içilecekse, önce Hz Aişe’ye içirirdi, sonra kendisi içerdi. İçerken de, Hz Aişe’nin içtiği yerden içmeye dikkat ederdi. Bir et yemeği yeniyorsa mutlaka Hz Aişe’nin elindeki parçayı alır, onun ısırdığı yerden kendisi de ısırırdı. Cıhan gunesınden eşlere karşı davranış, aşk ve sevgi hususunda alacağımız daha nice nice örnekler vardır.
Bir sahabe, Amr b. As soruyor; “Ya Resulallah! Halkın sana en sevgilisi kimdir?” cevap geliyor; “Aişe…” Yani eşi… Yani sevgilinin Sevgilisi…
O birlikte sefere çıktıklarında, Hz Aişe, kolyesini kaybetmişti. Peygamberimiz de kolyeyi aramaya başladı ve kolye bulunmadan oradan ayrılmak istemedi. Susuz kalmalarına, gece yarısı olmasına rağmen gitmedi Allah’ın sevgılısı. Ve öylece dizinde sabahladı. Hz Aişe, kaybolan kolyesini, kaldırdığı devesinin altında bulmuştu. Kızmadı, darılmadı sevgilisine Pegamber O, “Çocuklarımın annesi dediği”, “Evimin hanımı” dediği.
Sevgili eşlerinden Hz Haticenin vefatına o kadar üzülmüştü ki, iki büklüm olmuştu. O yılın adını da koydu. “Hüzün yılı!” Var mı başka bir örneği dersiniz?! Eşinin ölüm yılını “Hüzün yılı” olarak adlandıran başka bir sevgili var mı?! “Gözbebeğim” derdi kimi zaman . Sen sus, hep ben konuşayım demezdi. “Ya Aişe, konuş, gönlümüz açılsın” derdi.”Ferahlat Ya Aişe” derdi kimi zaman.
Evet, var mı acaba günümüzde hiç kördüğüm gibi bir sevgi? Var mı ilk günkü gibi canlılığını koruyan bir aşk? Var mı yürekten bir gözbebeğimiz? Var mı ardından hüzün yılı ilan edebileceğimiz bir sevgili? Yâda var mı, ölümümüzle beraber gelecek bir hüzünlü yıl?

6 Nis 2009

40. GÜN

Bugün tarif edemediğim nedenini bilemediğim bir sıkıntı var içimde... Herşey anlamsız geliyor bu aralar. Canımı sıkan çok fazla önemsediğim bir olayda olmadı ama bahar yorgunluğu olabilir belki de...

Uzun süredir yazmadığım farkındayım. Hiç mi değişiklik olmadı diceksiniz ama aslında hep güzel olaylar oldu. Kısaca bahsedeyim...

  1. Aşkım giderken 15 ay süren var dedi gelene kadar bütün hazırlıklarını bitirmen lazım dedi bende onu dinleyerek 28/03/2009 günü kendime çeyizlik eşyalar aldım. İlk defa yaptığım bir alışverişte bu kadar çok heyecanlandım. O kadar çok hoşuma gitti ki aldıklarımızı herkese gösterdim. Aşkımla kavuşmamızın yaklaştığını bu alışverişte daha iyi anladım.
  2. 29/09/2009 pazar günü kendimi değiştirmeye karar verdim ve saçlarımı kestirdim. Hemde kısacık herkes çok şaşırdı tabi ki... Ama herkesten olumlu tepkiler alınca doğru bir karar verdiğimi anladım.(gerçi nazar değdirdikleri için üzerime kahve ve çaylar döküldü ama olsun mutluluğumu hiç bir şey bozamadı.)
  3. Bu arada 03/04/2009 günü bir değişiklik daha yapıp saçlarımı da boyadım. Baştan kötü gibi olsada bir kaç yıkamadan sonra hoşuma gitti. Bunların hiç birini aşkım görmediği için üzülüyorum onun düşünceleri benim için çok önemli çünkü...
  4. 04/04/2009 gecesi arkadaşım nagihan'ın kınası vardı. Kendisi kaçarak bizi çok şaşırtsa da mutlu olduğunu görünce rahatladım. Gerçi bu düğün bana diğer arkadaşlarımın düğünlerinden çok farklı geldi. Daha düne kadar sokaklarda koşup oynadığım arkadaşımı gelinliklerde görmek çok acayip geldi anladım ki artık büyüdük. Canım arkadaşım bir ömür boyu mutluluklar diliyorum...
  5. Aşkımla sürekli telefonda görüşüyoruz sürekli arıyo ama artık o kadar çok özledim ki telefonlar bile yetmiyo artık ilk başlarda çok anlamasam da gün geçtikçe daha fazla özlüyorum.
  6. Bugün aşkımın sınavı var bir türlü kurtulamadığı psiko teknik sınavına bugün tekrarlıcaklarmış nedenini kendisi bile bilmiyo. Şu anda tek duamız hakkında hayırlısı ne ise onun olması inşaallah bütün askerlerimiz için hayırlısı olur.

Şimdilik bu kadar yeter çenemin yine fazla düştüğünü biliyorum ama yapcak bir şey yok yani.... : )

27 Mar 2009

30. GÜN

Sonunda sonuçlar açıklandı ve K2 olduğunu öğrendik. Şimdi bir aylık bir dönem daha var önümüzde 15 günü hatay da 15 günü ise bilecikte geçicek belki debu yüzden zamanın nasıl geçtiğini anlamayız. Dün yemin törenin vardı ve ben gidemedim diye ağladım birazcık ama sen sakın üzülme olur mu. Bugün seni 1 ay sonra ilk defa görüyorum o kadar çok özlemişim ki ağlamamak için zor tutuyorum kendimi ama tutamaya bilirimde tabi ki. SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM ASKERİM BENİM...

YAŞAYINCA ANLADIM

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım. Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,kendi yolumu çizdiğimde anladım.
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil.. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım...
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım...
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım...
Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş, Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım...
Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş, Çok acıttığında anladım...
Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım...
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet, Yüreğini elime koyduğunda anladım...
”Sana ihtiyacım var, gel ! ” diyebilmekmiş güçlü olmak, Sana ”git” dediğimde anladım...
Biri sana ”git” dediğinde, ”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek, Git dediklerinde gittiğimde anladım...
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım...
Özür dilemek değil, ”affet beni” diye haykırmak istemekmiş pişman olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım...
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş, Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım...
Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi, Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım...
Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş… CAN YÜCEL ...

25 Mar 2009

KARIŞIK

Hayat kısa…
Doğmak ve büyümek...
Yaşamak ve yaş almak...
Yaşlanmak ve ölmek arasında…

Zaman kısa…
Saniyeden dakikaya, dakikadan saatlere uzanan kısa aralıklarda…
Akşamdan sabaha, günlerden haftaya, haftadan aylara, yıllara uzansa da…
Hüzünlere de yer açmak gerek, mutluluklara da…

Sevmek ve sevilmek…
Doğurmak ve büyütmek… Büyütürken büyümek…
Küçükken, büyük olmayı… Büyükken, küçük olmayı istemek…
Elindekini yitirmek... Yitirdiğini kazanmak…
Kazandığının farkına varıp, sıkıca sarılmak…
Emek verip , karşılığını beklemek hissiyatın da.

İnsanlarla tanışmak veya insanları tanımak…
İyiyi bilmek, kötüyü görmek…
Doğru ile yanlışı ayırt etmek…
Gerçeği görmek ya da sadece görmek istediğini seçmek…
Göründüğün gibi olmak ya da olduğun gibi görünmek tarzında…

En sonunda böyle karışık duygular da çıkar, birkaç satır, birkaç hece…
Hayata karışıp, yine de barışıp, devam etmektir çünkü bütün mesele

28.GÜN

Dün Dünyanın durduğu, nefes alamadığım günler biriydi. İnsanların bir telefonla hayatlarının nasıl değiştiğini öğrenmiş oldum. Meral teyzenin askeriye de patlama olduğunu söylediği anda kafamdan o kadar çok senaryolar geçti ki herşeyin bittiğini zannettim. Ama sonra her iyi haberde biraz daha rahatladım. Hele ki sesini duyduktan sonra ki mutluluğumu anlatmaya kelimeler yetmez herhalde. Bu sevincimin yanında aldığım kötü haberlerde oldu 1 askerimiz şehit olmuş 9 askerimizde yaralanmıştı. Ölen askerimize Allahtan rahmet yaralılara da acil şifalar diliyorum. Gelelim diğer yaşadıklarımıza hala sınav sonuçların belli olmadığı için diken üstünde bekliyoruz. İnşallah bugün iyi ya da kötü bir haber alacağız iyi haberlerini bekliyoruz. Gözümüz ve kulağımız sürekli telefonlarda hayırlı haberlerini bekliyorum. Yarın yemin törenin var ama ben yanında olamayacağım için çok üzgünüm galiba ilk defa seni önemli bir gününde yanlız bıkarıyorum. Ama elimden de bir şey gelmediği için nasıl üzüldüğümü anlatamam aşkım. Neyse şimdilik bu kadar her yeni haberde burda olucam. Seni Seviyorum Askerim....

16 Mar 2009

SENİNLE

Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyo musun ?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve yanımdayken bile seni çılgınca özlemek...

Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek.

12 Mar 2009

15. GÜN

Uzun süredir yazamıyorum birşeyler birikmişti paylaşmak istedim. 08/03/2009 pazar günü görükledeydim. İlk defa oraya ve sizin eve sen olmadan gittim kendimi o kadar acayip ve yalnız hissettim ki anlatamam. Tabi sağ olsun meral teyze senin yokluğunu bana aratmadı. Ama yinede senin yerin başka aşkım. Bugün askerliğinin 15. günü ve koğuş nöbetindesin. Bugün seninle uzun uzun konuştuk o kadar iyi geldi ki kendimi hafiflemiş olarak hissettim. Şöförlük sınavlarının ikisinden geçerli not aldın ama inş sonuncusunda hayal kırıklığına uğramayız. Bütün dualarım sınavı kazanıp yakınımıza gelmem. Bu arada babaannem rahatsız ve hastane de ama önemli bir şeyi yokmuş şimdilik sadece kontrol altında tutuluyo. Zamanın çabuk geçmesi için yeni uğraşlar bulmaya çalışıyorum ama sen içinde olmadan hiç birinin tadı sevgilim. 07/03/2009 cumartesi günü yemekhane de nöbetçiydin biraz zor olsada seninle konuşmayı başardık. Komutanların sağ olsun izin vermişler. Neyse şimdilik gelişmeler bunlar daha sonra tekrar yazarım. SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM ASKERİM...

6 Mar 2009

MUTLULUK TABLOSU




Evini bir parti sonrası temizlemek için saatlerce uğraşıyorsan

Bir çok arkadaşın var demektir

Faturalarını ödeyebiliyorsan

Bir işin var demektir.


Pantolonun biraz sıkıyorsa

Aç kalmıyorsun demektir.


Gölgen seni izliyorsa

Güneş ışığını görüyorsun demektir.

Otobüsten indiğin yerden işyerine yolu uzun buluyorsan
Yürüyebiliyorsun demektir

Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyorsan
Konuşma özgürlüğün var demektir

Yanındaki adamin sesinden rahatsız oluyorsan
Duyuyorsun demektir.


Camları silmen , çatıyı onarman gerekiyorsa

Bir evde yasiyorsun demektir

Doğalgaz faturan yüklü geliyorsa
Isınıyorsun demektir


Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırların varsa

Yığınla giyeceğin var demektir

Çalar saatin sabahın köründe çalıyorsa
Yaşıyorsun demektir


Aksamları kendini yorgun hissediyor ve bacakların ağrıyorsa

O gün üretici olmuşsun demektir


VE TÜM BUNLARIN FARKINA VARABİLİYORSAN!
MUTLUSUN DEMEKTİR...


MUTLULUK... Sorunsuz bir yaşam değil,

Onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir

4 Mar 2009

7. GÜN

Bugün askere gidişinin 7. günü aşkım sensiz geçen her gün daha katlanılmaz bir hal alıyo hele ki sesini az duymak. Önceleri çok arıyosun diye içiten içe kızardım sana ama artık o kadar çok arıyorum ki beni aramanı ne demişler kör ölünce badem gözlü olurmuş. Senin gittiğin gün çok soğuk bir hava vardı Bursa'da hatta sonra ki günler çok yağmurlu geçti. Bana göre Bursa senin gidişine ağladı ya da benim gözyaşlarıma eşlik etti. Her gece seninle konuşuyoruz ama 22:30 konuşmalarını çok özledim aşkım. Belki bunları okuyunca daha şimdiden böyleyse nasıl bekler diye düşünceksin ama zaman alışmayı öğretir diye düşünüyorum. Zamanın geçmediği sanki durduğu günlerden birini yaşıyorum diyebilirim. Daha öncede ananem vefat ettiğinde zamanda aynı böyle olmuştum. Ama o zaman en büyük destekçim sendin. Şimdi başımı omuzuna koyup ağlayabileceğim bana destek olacak kimse yok etrafımda kalabalık içinde yanlızlık benim ki... Şimdi sadece geleceğin ve kavuşacağım günün hayalini kuruyorum. Hayatımın miladı senin geldiğin gün başlıyacak aşkım... Seni Çok Ama Çok Seviyorum AŞKIM.............

2 Mar 2009

5. GÜN

Dün sensiz geçirdiğim ilk pazardı aşkım. Bende aysunla senin boşluğunu doldurmaya çalıştım. Ama olmadı seninle olmak kadar zevk vermedi bana. Aslında pazarları evden çıkmak için mecbur olduğumu biliyosun. Seninle her pazar daha rahat buluşmak için aileme pazar günleri ders aldığımı söylemiştim. Aslında yalan söylemek kötü ama senin için değerdi aşkım. Aslında dün biraz tedirgin ettin beni askerlikle ilgili havancı olduğunu ve doğuya gitmenin kesinleştiğini söyledin ama bir sonraki telefonunda bize çok eğitim eğitim yaptırmıyolar dedin. Aslında tam olarak bu çelişkiyi anlamış değilim. Benim bildiğim doğuya giden askerlere daha çok önem verip eğitim yaptırırlar. Neyse ki bunları konuşmak için çok erken daha henüz herşeyin çok başındayız aslında. Belki de senin şu imkansız olarak bahsettiğin batıya hiç ummadığın bir zamanda gelirsin. Bugün yine senden telefon beklemekle ve çalışmakla geçireceğim günümü inşaallah benimle daha neşeli ve olumlu konuşursun. SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM AŞKIM... Allah seni bana ve ailene bağışlar inşaallah ( Amin )

28 Şub 2009

3. GÜN

Bugün askerliğin 3. günü ve benim onsuz geçirdiğim ilk ayın 28. Bugün bearberliğimizin 39. ayı ve biz ilk defa ayrı yerlerde ve birbirimizin sesini sadece bir kez duyarak geçiriyoruz bu günü ama bundan sonraki seneleri beraber geçirmemiz için ayrı geçirmemiz gereken sadece 15 ay var önümüzde bizde bununla teselli buluyoruz. Bugün annemle beraber çarşıdaydım aşkıma çizme alacağımı söylemiştim ama çok güzel bir mont gördüğüm için dayanamayıp onu aldım. Neyse bu günlükte bu kadar yeni gelişmelerden haberdar edeceğim. SEVİYOORUM SENİ AŞKIM...

27 Şub 2009

2. GÜN

Bugün askerliğimizin 2. günü herşey rayına biraz daha oturmaya bizde bu duruma alışmayı biraz da olsa öğrendik. Dün saat 11:00 birliğine teslim olmuş aşkım hemen telefon edip söyledi. Gün içinde 2 kez daha konuştuk bu zamanlarda orda yapılan hazırlıklardan bahsetti birazda canı sıkılmıştı ama galiba birazda olsa rahatlatmayı başardım. Gece en son saat 22:00 aradığında yatış emrinin verildiğini bana iyi geceler demek için aramış( yoksa rahat uyuyamaz birtanem) Eh sabah 05:30 kalkacağı için hemen uyuması lazım ( pek alışkın değildir o saatte uyanmaya da) Bugün sadece bir kez görüştük saat 12:00 de görüşmelerimiz biraz kısa oluyo ama alışıyoruz. Bugün bana belki artık bu kadar sık arayamayacağım belki bu kadar çok vaktim olmaz dedi. Nedeni ise pazartesi günü eğitimlerine tam anlamıyla başlıcakları içinmiş. Artık bu kadar sık yazmasamda önemli olan herşeyi buraya yazarak unutulmasını engelleyeceğim.Döndüğünde sana hediyem olacak bunlar. SENİ SEVİYORUM ASKERİM............

26 Şub 2009

1. GÜN

Bugün aşkımsız ilk günümü geçiriyorum. Aslında beni en çok üzen onu görememekten önce sesini duyamamak çünkü bizim her konuşmamızın bir zamanı vardı şimdi bende o boşlukları doldurmak için başka uğraşlar bulmalıyım sanırım kendime ( sadece 15 ay için ) Dönelim yine akşama dün akşam saat 17:15' te terminaldeydim. Aşkım 17:30 da yanımdaydı onunla geçireceğim sadece 1 saatim vardı. Ne kadar üzüldüğümü ve ağladığımı belli etmemeye çalışsamda en sonunda dayanamayıp ağlamaya başladım. Aslında ağlamamım nedeni onun ağlamaya başlamasıydı. Dün akşam uzun ağlamalar ve sarılmalar sonunda aşkımı askere uğurladım. Giderken bana boynunda ki kırmızı örtüsünü de bırakıp gitti. Eve geldiğimde ağlamaktan yorgun düştüğüm için bana bıraktığı kırmızı örtüsü ile ağlayarak uyuya dalmışım.Bu sabah saat sekizde aradı beni Adana 'ya inmiş. Şimdi de Hatay'a doğru yola çıkıyorum dedi. ( Ben bunları yazarken belki de hatay'a inmiştir.) Şimdi ondan gelecek telefonu bekliyorum büyük bir özlemle biliyorum ki o beni fazla bekletmez. Artık ondan gelen telefonlarla avunmayı öğrenicem. SENİ SEVİYORUM ASKERİM....

25 Şub 2009

Üzülsem mi ? Sevinsem mi?

Evet başlığımda da dediğim gibi üzülsem mi? Sevinsem mi? bilemedim 23/02/2009 Pazartesi gününden beri. Aşkımın askerlik bilmecesi pazartesi günü netliğe kavuştu sanunda ama bizide şoka uğratarak tabi çünkü hiç beklemediğimiz ( beklediğimizi zannediyoduk) bir anda gidiyo... Aslında çok üzülsem de askerlikle birlikte bütün sorunlarımızın çözüleceği için ve her şeyin netleşeceği bildiğim için sevindim ama sevincim üzüntümü bastıramadı tabi. Bugün saat 18:30 aşkımı Hatay'a uğurluyoruz. Söylemeyi unuttum tabi Aşkım acemiliğini Hatay Serinyol'da yapçak. İnşaallah onun ve bizim için hayırlısı olur. Şimdi sadece 15 ayın(460 günün) nasıl geçeceğini düşünerek uykusuz geceler geçiriyoruz. Ama bir yandan da hayatımın anlamının asker olacağını düşünerek ve benimde asker sevgilisi olduğumu düşünerek daha gururlu ve başım dik olarak geziyorum.Şimdilik bu kadar daha sonra ki olayları saati ve günüyle birlikte buradan paylaşacağım artık. SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM ASKERİM... VATAN ARTIK SANA EMANET...

12 Şub 2009

Bak Büyüdüm ANNE .........

Sakın ha!
Sakın kırılma bana.
Dediklerime ya da söyleyeceklerime
Sitem değil bunlar yalnız dertleşme
Hani sen bana ninniler söylerdin ya anne
Uyusun da büyüsün derdin hani
Büyüsünde adam olsun derdin bana
İşte derdim bu anne
Bak büyüdüm
Adam oldum mu bilmem amma
Büyüdüm anne
Ozaman o ninnileri nede güzel dinlerdim
Birazda sevinirdim hani
Ama büyüdükçe dertlerinde büyüyecek demedin anne
Dünya dar gelecek sana kaçacak yer arıyacaksın demedin
Yanlızca büyüde adam ol derdin
Bende sevinirdim
Bilmeden büyümenin bedelini
Büyüdükçe de küçüleceğini
Sanki hesapsız yakalandım anne
Adaletli gibi gördüğüm dünyanın
Öğrendim adeletsizliğini
Bak ben şimdi büyüdüm anne
Hala bilmiyorum adam oldum mu amma
Bak ben büyüdüm anne
Çok acılar gördüm sen görmeden
Çok dertler çektim sen bilmeden
Yünden yastıklar taş kesildi karanlık gecelerde
Kaç gecelerde yıldız saydım büyüdük ce
İçimde kor ateşler yanar iken bile
Gelip anlatamadım derdim bu diye
Ben aslında cok pişmanın büyüdüğüme
Uyumayı özledim anne
senin dizinde....
senin ninninle....
Bir tek büyüde adam ol demeni özlemedim anne
Büyümenin bedeli ağır biliyorum artık
Adam olmak ise zor
Onuda biliyorum
Sakın kırılma anne
Seni cok seviyorum anneeeeeee

6 Şub 2009

HAYATIMA

Evet sana hayatım diyorum. Çünkü sen benim hayat kaynağımsın. Yaşama nedenimsin, umudumsun. Aldığım nefes soluduğum hava, ekmeğimsin, suyumsun. Ve sen hayatım vaktinden çok sonra gelen sevdalı bir yağmursun…

Gözümü açıyorum sen varsın, kapatıyorum sen varsın. Ve biliyorum ki hiç bitmeyecek olan deli sevdamsın. Benim için bu dünyada teksin. Ne geçici ne de anlık zevksin...

Seni seviyorum. Sana olan hayranlığım günden güne artıyor. Ben senin kalbini, yüreğini, saflığını sevdim. Yeri geldi hiç susmadan konuşmanı, yeri geldi tek kelime bile etmeden öylece sessizliğini sevdim…

Seninle birlikte denizi sevdim, gemiyi sevdim,maviyi sevdim. Kısacası senin sevdiğin herşeyi sevdim...

Seninle yaşamayı seviyorum ben. Bana yaşama sevinci veriyorsun. Seninleyken kendimi o kadar iyi hissediyorum ki; bu dünyadaki en mutlu insanın ben olabileceğini bile düşünüyorum. Hani derler ya yanımdayken bile özlüyorsam seni sensizken hissettiğim ne? Ben sevmiyorum sensizliği işte ya. Ben seninle varım ve seninle var olmaya devam edeceğim…

Sen bensin, ben senim. Sen benimsin, ben seninim. Hayattaki en güzel şey nedir deseler bir sn. bile düşünmeden senin adını veririm. Sen benim vazgeçilmezim olmuşsun…

Her gece yatarken gözlerini düşünüyorum. Hayata hep sevgiyle baksınlar diye dua ediyorum. Çünkü ben yaşama sevincimi gözlerinden alıyorum…

Aşık oldum sana. Senin kokunu duymadan, seni görmeden bir dakika, bir dakika bile geçirmek istemiyorum. Yani birtanem anlayacağın sensiz hiçbir şey seninle herşeyim…

Hadi rüzgarın peşinden sonsuzluğa doğru yürüyelim. Hadi gel bir ömür
boyu birlikte yaşayalım. Ne sen bensiz, ne de ben sensiz olayım. Hayatı sil baştan yaşamak istiyorum seninle…Yağmurlu bir günde sana koşup gelirsem eğer saçlarımı düzelt, kafamı omzuna yasla. Üzgün bir çocuk gibi konuşursam senle anla sana çok ihtiyacım var. Ver o zaman ellerini elime. Bana gülümse ve seni seviyorum de…

Teşekkür ederim kalbim…

Beni hayata bağladığın için, yaşamama neden olduğun için.Benimle bir ömür geçirmeyi kabul ettiğin için.Ben hep seninleyim, sendeyim ve yüreğindeyim…SENİ SEVİYORUM…

MUCİZE !


Ah Şu Kadınlar !........

Eskiden kadin olmak daha kolaydi.Kadinlar sadece evde olur, yemek yapar, cocuk bakarlardi. Sadece esinin geliri dusukse kadincalisirdi ve calisan kadina acinirdi. Kadin calisiyorsa, evine bakamayacagi dusunulurdu, Zaten kadin bekarken calisiyor idiyse bile evlenince evinin kadini olurdu. 90'li yillara gelindiginde kadin sadece evde olmak istemedi, artikCalismak ekonomik olarak ozgurlesmek istiyordu.

Once universite okumaya ,sonra calismaya basladi. Bu kadinin hosuna gitmisti. Calisiyor, istedigi gibi harciyor, geziyordu.Artik calisankadin evli olmak degil bekar olup gununu gun etmek istiyordu.Yasasin ozgurluk...

Calisan kadin artik iskolik olmustu, calisiyor ve yuksekliyordu. Zirveye ulasmisti. Bircok sirkette once orta kademe, sonra ustkademe yonetici kadin oldu.Doksanlarin sonuna gelindiginde sirketler yalniz ve iskolik 30lu yaslarinda kadinlarla doluydu..

Bu calisan kadina yetmedi, citayi biraz daha yukseltti.

Artik hem evli ve hem de basarili calisan kadin olmaliydi.

Calisan kadin etrafina bakindi. Basarili, parali koca adaylari gozden gecirildi.

Adaylardan kel, sisman ve kisa boylu olanlar hemenelendi.Ince ruhlu, saraptan anlayan, 14 Subat'ta muthis surprizler Yapabilen, kimsenin bilmedigi yerlerde basbasa tatillere goturen, yasamayi Seven ve bol bol espiri yapanlar hemen kapisildi.Yurt disindan gelinlikler getirtildi. Otellerde muhtesem dugunler yapilip, Maldivler'e ya DA Bali'ye balayina gidildi.

Balayindan sonra calisan kadin hizla is basi yapti. Gunduzleri toplantidan toplantiya kostururken artikaksam yemegini de dusunmeye baslamisti. Aksam NE yenmeli, nereye gidilmeli, esinin gomlekleri, pantolanlari utulu mu, kiyafetleri kuru temizlemeciyeGitti MI geldi MI, marketten alinacaklarin listesini cikar, is cikisi gital, eve gel, aksam yemegini hazirla....

Calisan kadin artik mutluydu. Gece yatagi sicacikti. Uzulunce derdini paylasan, hastalaninca ona bakan, aglayinca destekOlacak bir omuza, goz yaslarini silecek sevkatli ellere sahipti. 15 saat Kosturmak kadina viz geliyordu. Etraf bu sekilde kosusturan, ev ile is Arasi cift vardiya calisan Kadinla doluydu.

Zaman geciyordu. Calisan kadin 35 ine yaklasiyordu.Biyolojik saati 'be bek, be - bek' diye uyari vermeye basladi. Evet calisan kadin hemen cigliklar atmaya basladi 'Bebek de yaparim kariyer de ' diye...Calisan kadinlar hemen so syetik kadin dogumcularin randevularini doldurdular. Calisan kadinlar ajandalarina ve islerinin temposunaUygun zamani secip hemen mikroenjeksiyonla bebek yapmaya basladilar. 1-2 ay sonra guzel haberler sirayla gelmeye basladi,calisan kadinlar hamileydiler.

Calisan kadin hem hamile, hem guzel olmak istedi.Hemen diyetisyenlere kosulup, ozel hamile diyetleri alindi, bol bol Kivi yenmeye baslandi. Eski si gibi tatli, tursu, borek, Erik aserilmiyor,Karpuz, kivi ve mango isteniyordu gecenin bir yarisi eslerden.

Calisan kadin cocugunu eski usul buyutmeyecekti. Hemen onlarcaHamilelik, bebek buyutme kitaplari alindi, bir cok Internet Sitesine uye olundu, Yoga ve Anne-baba kurslarina yazilindi.

Calisan hamile kadin artik gun gun takip ediyordu bebeginin gelisimini. Bugun 43. Gun, bebegim uzum tanesi gibi... 59. Gun, parmaklari olustu... 89. Gun, bugun ilk defa hickirdi... 210 uncu gunden sonra artik bebegin Matematik zekasinin artmasi icin M ozart dinletilecek... Sonunda mutlu gun geldi. Calisan kadin artik anneydi. 3-4 aylik izinden Sonra calisan kadin oldurucu diyetlerle zayiflayarak incecik bir sekilde isbasi yapmisti.

Artik Basarili bir yonetici, iyi bir es ve Anne olarak 24 saat calisiyordu. Bebek buyudukce, sosyallesmesi icin calisan kadin cumartesileriniCocuguna ayirdi. Artik tum anneler topluca etkinliklere katilmaya Basladilar. Yas gunu partileri, tiyatrolar,piyano dersleri, basketbol,Tenis ve yuzmekurslarinin biri bitiyor, digeri basliyordu.

Calisan kadina bu DA yetmedi. Artik hem calisiyor, hem Iyi bir es olmaya gayret ediyor ve hem de annelik yapiyordu. CalisanKadin citayi birkez daha yukseltti. O artik evinde katkisiz, saglikli ekmekler, receller yapmali, Organik gidalarla, vitamini bol sebze yemekleri hazirlamali, Cocuguna ve esine ozel gunlerde pastalar yapabilmeli, bu pastalari cok guzel susleyebilmeliydi. Butun calisan kadinlar yemek yapma kurslarina kosmaya basladilar.

Evlerine ekmek yapma makinalari aldilar,Toplanti aralarinda bir birlerine yemek tarifleri vermeye Basladilar, 'Dun nefis bir cavdarli ekmek yaptim, istersen tarifini Vereyim 'Ben de hafta sonu harika bir pasta yaptim. Evdekiler bayildi. Bir Aksam gelin de size de yapayim' Bakalim calisan kadin bundan sonra citasini nereye yukseltecek?

Gelelim erkege... Bu surec icerisinde calisan erkek ise citasini hic yukseltmedi. 80 lerde, 90 larda ve 2000 lerde hep TV izliyor,bira iciyor ve maca gidiyordu...

11 KISI BIR HELIKOPTERDEN SARKAN HALATA ASILIDIRLAR. 10 ERKEK VE 1 KADIN IP HERHESI TASIYACAK KADAR GUCLU OLMADIGI ICIN ; ICLERINDEN BIRININ IPI BIRAKMASI GEREKTIGINE K ARAR VERIRLER YOKSA HEP BERABER DUSECEKLERDIR BU KISININ KIM OLACAGINA KARAR VEREMEZLER AMA O ANDA KADIN COK ETKILEYICI BIR KONUSMA YAPAR: TAMAMEN GONULLU OLARAK IPI BIRAKABILECEGINI SOYLER CUNKU BIR KADIN OLARAK; KOCASI ICIN, COCUKLARI ICIN OZETLE TUM SEVDIKLERI VE DE OZELLIKLE ERKEGI ICIN ... HERSEYI BIRAKMAYA ALISIK OLDUGUNU SOYLER, HEM DE KARSILIKSIZCA....... HIKAYESINI BITIRIR BITIRMEZ TUM ERKEKLER ONU ALKISLAMAYA BASLARLAR????????? NOT: BU HIKAYEYI AKILLI BIR KADINA GONDERIN KI BU GUN GULUMSEMEK ICIN BIR NEDENI OLSUN!!!! TUM ERKEKLERE DE GONDERIN KI HAYATIN GERCEGINI BIR KEZ DAHA ANLASINLAR!!!!!!!!...

19 Oca 2009

Yaşamın Yankısı !!!!!!!


Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış. Birden çocuk ayağı takılıp düşüyor ve cani yanıp 'AHHHHH' diye bağırıyor.

İleride bir dağın tepesinden 'AHHHHH' diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor. Merak ediyor ve -

''Sen kimsin?'' diye bağırıyor. Aldığı cevap 'Sen kimsin?' oluyor.

Aldığı cevaba kızıp - ''Sen bir korkaksın!'' diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen ses 'Sen bir korkaksın!' diye cevap veriyor.

Çocuk babasına dönüp

-''Baba ne oluyor böyle?'' diye soruyor.

- ''Oğlum'' der babası, ''Dinle ve öğren!'' ve dağa dönüp ''Sana hayranım!'' diye bağırıyor.

Gelen cevap ''Sana hayranım!'' oluyor. Baba tekrar bağırıyor, ''Sen muhteşemsin!''

Gelen cevap; ''Sen muhteşemsin!'. Çocuk çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor.

Babası açıklamasını yapıyor:

- ''İnsanlar buna yankı derler, ama aslında bu yaşamdır. Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla Şefkat istediğinde, daha şefkatli ol! Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.''

Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır.

2 Oca 2009

MUTLULUK NEDİR ?

Sevgidir mutluluk, karşılıksız ve çıkarsız sevgi... Aşktır bazen de...birine yürekten bağlanmaktır...Değer vermesini bilmektir mutluluk...sevilmeden de sevebilmektir mutluluk...sevdiklerin bir gün hayatından gitmeden kıymetini bilmektir...Seni seviyorum diyebilmektir...Annenin yavrusuna duasıdır kimi zaman...sevgiliye duyulan özlemdir bazen de , en karşılıksız ve en çıkarsız...Dua etmektir mutluluk...duada ölçülemeyecek güç saklı olduğunu bilmek ve sığınmaktır Allah'a...hayatı bütün olumsuzluklarına rağmen sevebilmektir arsızca...sorgulamadan yaşamaktır kaderini...olacağı varmış deyip gülümsemektir geleceğe mutluluk...
Paylaşmaktır mutluluk... Hayatı, sevgiyi ve bazen de küçük bir çikolatayı paylaşmak... kurumuş sonbahar yapraklarına basarken çıkan hışırtıyı duyabilmektir mutluluk... ayrıntıların farkına varabilmektir... yağmurun yağışını izlemektir pencerende, elinde kahven…
En sevdiğin şarkıya eşlik etmektir mutluluk...bazen de bağıra çağıra şarkı söylemektir , sesinin ne kadar kötü olduğunu söyleyenlere inat...kimsenin elini daldırmadığı kocaman bir paket cipsi tek başına yiyebilmektir mutluluk..kalori hesabı yapmadan dilediğini mideye indirmektir... Yeni yıkanmış mis gibi çarşafların içinde gerile gerile uyumaktır mutluluk... sarılmaktır sevdiğine sımsıkı... oda yoksa yastığa sarılmaktır... Damadın gelini öpmesidir alnından mutluluk... ve bir ömür boyu ondan vazgeçmeyeceğine and içmektir...
Hayatımızdaki o önemsiz sandığımız küçücük ayrıntıların farkına varmaktır mutluluk...mutluluk ayrıntılarda gizlidir... Ayrıntılarda hayatın içindedir...Bunlar beni mutlu eden ayrıntılardı…Ben onlara ne kadar çok önem verirsem onlar da beni o kadar çok mutlu ediyorlar… Siz mutlu olmak için neyi bekliyorsunuz?